NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
245 - (501) حدثنا
محمد بن
المثنى. حدثنا
عبدالله بن
نمير. ح
وحدثنا ابن
نمير (واللفظ
له) حدثنا أبي.
حدثنا
عبيدالله عن
نافع، عن ابن
عمر؛ أن رسول
الله صلى الله
عليه وسلم كان
إذا خرج يوم
العيد، أمر
بالحربة
فتوضع بين
يديه. فيصلي
إليها. والناس
وراءه. وكان
يفعل ذلك في
السفر. فمن ثم
اتخذها
الأمراء.
[ش
(فمن ثم) أي من
أجل ذلك اتخذ
الحربة
الأمراء. وهو
الرمح العريض
النصل، يخرج
بها بين
أيديهم في
العيد ونحوه.
وهذه الجملة
من كلام نافع].
{245}
Bize Muhammed b.
El-Müsennâ rivayet etti. (Dediki): Bize Abdullah b. Nümeyr rivayet etti. H.
Bize İbni Nümeyr de rivayet
etti. Lâfız onundur. (Dediki) :Bize babam rivayet etti. (Dediki): Bize
Ubeydullah, Nâfî'den, o da İbni Ömer'den naklen rivayet ettiki,
Resulullah (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) bayram günü (Namaza) çıktı mı harbenin getirilmesini emredermiş.
Bu harbe onun önüne dikilir, kendisi ona doğru namaz kılar, cemâat ta arkasında
dururlarmış. Resulullah (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bunu seferde de yaparmış.
Ümerâ'nın harbe taşıması buradan kalmıştır.
246 - (501) حدثنا
أبو بكر بن
أبي شيبة وابن
نمير. قالا: حدثنا
محمد بن بشر.
حدثنا
عبيدالله عن نافع،
عن ابن عمر؛
أن النبي صلى
الله عليه وسلم
كان يركز
(وقال أبو بكر:
يغرز) العنزة
ويصلي إليها.
زاد ابن أبي
شيبة: قال
عبيدالله: وهي
الحربة.
[ش
(يركز ويغرز)
كلاهما بمعنى.
وهو إثبات
الشيء بالأرض.
(العنزة) كنصف
الرمح. لكن
سنانها في أسفلها.
بخلاف الرمح،
فإنه في أعلاه].
{246}
Bize Ebu Bekir b. Ebî
Şeybe ile İbni Nümeyr rivayet ettiler. Dediler ki: Bize Muhammed b. Bişr
rivayet etti. (Dediki): Bize Ubeydullah, Nâfî'den, o da İbni Ömer'den naklen
rivayet etti, ki
Peygamber (Sallallahu
Aleyhi ve Sellem) Aneze'yi yere diker (Ebu Bekir saplar dedi.) ve ona doğru
namaz kılarmış.
İbni Ebi Şeybe:
«Ubeydullah: Aneze harbedir dedi.» ifâdesini ziyâde etti.
İzah:
Bu babın hadîsleri
namaz kılan kimsenin önüne bir sütre dikmesi gerektiğini, namaz kılanın önünden
geçme, hayvana karşı namaz kılma, sütreye yakın durma, sütrenin mikdârı ve
sâireden bahsetmektedirler.
Rivayetlerin mecmuundan
anlaşılıyor ki, sütreden murâd bir arşın kadar uzunluğunda bîr sopadır. Mihrâb
olmayan ova ve tarla gibi yerlerde uğuruna duracak ağaç, taş v.s. gibi birşey
bulunmadığı zaman önünden geçilmesine mâni olmak için namaz kılan kimse sütre
denilen sopayı önüne dikerek namazını
ona doğru kılacaktır. îmam Mâlîk'dikilen sopanın mızrak kalınlığında olmasını
şart koşmuştur. Sütre dikmenin hikmeti; sütrenin arkasında kalan şeylere
bakmamak ve önünden geçenlere manî olmakdır.
İbni Ömer hadîsini
Buhârî ile Ebu Dâvud «Kîtâbu's-Salât» da tahrîc etmişlerdir.
Anlaşılıyor ki,
Resulullah (Sallaîlahu Aleyhi ve Sellem) bayram namazlarında ve seferlerde sütre
yapmak için dâima yanında bir süngü veya ona benzer ucu demirli bir değnek
bulundururmuş. Süngüyü bu maksatla yanında taşıdığı İbni Mâce, İbni Huzeyme ve
îsmâilî'nin rivayetlerinde teşrih edilmiş: «Çünkü namazgah boşluktu; içinde
kendisine sütre olacak bir şey yoktu.» denilmiştir.
«Ümerâ'nın harbe
taşıtması buradan kalmışdır» cümlesi râvîlerden Nâfî'in sözüdür. Nitekim îbni
Mâce'nin rivayetinde bu cümle yoktur.